26 Kasım 2013 Salı

Soraya'yı Taşlamak - (The Stoning of Soraya M.)


Bugünkü postumun konusu bir film yorumu. 

Ve ben bu yazıma Yunus Emre’nin çok sevdiğim bir sözüne yer vererek başlamak istiyorum:

“Emeksiz zengin olanın, 
kitapsiz bilgin olanın, 
sermayesi din olanın rehberi şeytan olmuştur.”

İşte bu söz bu filmi özetliyor neredeyse.

Evet, “Soraya’yı Taşlamak” adlı filmi paylaşacağım bugün sizlerle.



2010 yılında ülkemizde gösterime giren ancak 2008 yapımı olan bu filmin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlenen Cyrus Nowrasteh’in “Soraya’yı Taşlamak – The Stoning of The Soraya M.” adlı filminin başrollerinde; gazeteci rolüyle Jim Caviezeli, Süreyya rolüyle Mozhan Marno’yu ve Süreyya’nın teyzesi Zehra rolünde de Shohreh Aghdashlooyu görüyoruz.

 

Filmin neresinden nasıl başlamalı anlatmaya bilemiyorum… 
Ölümün her türlüsü kötü olabilir ancak iffetli bir kadının iftiralara maruz kalarak suçsuz yere öldürülmesi en kötüsü olsa gerek... Bunu yaparken dinin alet edilmesi... Bunları yaptırmak için mazlum insanları mecbur bırakılması...
Kocası tarafından işlemediği bir zina suçu iftirasına kalan masum bir kadının, Süreyya’nın yürek sızlatan hikayesi demek isterdim ancak bu Süreyya’nın kendi seçtiği hayatının öyküsü bile değil…




Bu filmi izledikten sonra ağlamamak, yaşananların ruhunuzda derin bir ızdırap duygusu bırakmaması mümkün değil. Hele ki yapılan bu insaf ve vicdan mahrumu insanların faturasının İslamiyet gibi güzel bir dinden kesilmesi… İşte bu dimağımı zorluyor…

Yaşadığınız coğrafya, içine doğduğunuz kültür ve doğduğunuz ailenin mensup olduğu inanç şekli bazen insanın kaderi olur. Kendi hayat oyununuzun başrolünü alırlar elinizden ve figüran olursunuz ne olup bittiğini anlamadan…

Filmde izlediğiniz senaryo –üzülerek söylüyorum ki- gerçekte de yaşanmış ve yaşanılmaya devam eden olayları anlatıyor. Yer İran, 1980 li yılların ortaları, dönem Ayetullah Hümeyni dönemi. 

Kendisini savunma hakkı bile savunamayan Süreyya için Recm cezası uygulanıyor. Bu gerçek hikayeyi Süreyya’nın teyzesinin ağzından dinleyen ve kayıt altına alan İran asıllı Fransız gazeteci Freidoune Sahebjam, 1994 yılında bu olayları bir kitap haline getirdi ve aynı yıl bu kitap Amerika’da bestseller oldu. 2008 yılında da Amerikan yapımcılığında bir İran filmi olarak çekildi “Soraya’yı Taşlamak”


Film özünde anlatılmak isteneni gayet güzel ve tesirli bir şekilde veriyor. Dini tekeline almaya çalışan, kendi menfaatleri için dini kullanan insanların ahlak mekanızmasının çöküşünü anlatırken, gerçek bir manzarayı ve buna neden olan cehaleti tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.


Filmi izledikten sonra gerek din kavramının kendisine gerekse İslam Dini’ne eleştiriler getiren çok fazla insan var. Hatta tepkisiz kalmak neredeyse imkansız biliyorum ancak bir yerlerde bu filmi okuyup da henüz eleştirisini bir yerlerde paylaşma niyetine giren arkadaşlarım olur diye endişe ettiğim için nacizane ufak bir öneride bulunmak isterim:

16 Kasım 2013 Cumartesi

Chennai Express - Aşk Treni


Herkese selamlar, sevgiler!

Arayı soğutmadan bir başka postla daha karşınızdayım.

Bu seferki konumuz Bollywood severler için.

Bollywood'u sıkı takip edenler bilir, Shahrukh Khan'ın bu yıl vizyona giren yepyeni bir filmi var.




Chennai Express nam-ı diğer Aşk Treni

Rohit Shetty'nin yönetmenliğini üstlendiği filmin başrollerinde Shahrukh Khan ve Deepika Padukone yi görüyoruz.

Güzel bir ikili olmuşlar, Deepika'nın birkaç filmini izledim gerçekten çok hoş bir kız, her haliyle izletiyor kendisini. Bu filmdeki  performansını da oldukça beğendim, benden tam not aldı.

Gelelim filmimizin konusunda:

Rahul (Shahrukh Khan) küçükken ailesini trafik kazasında kaybetmiş büyükannesi ve büyükbabası tarafından yetiştirimiştir. 40 yaşına geldiğinde artık kendi hayatına yeni başlangıçlar yapmak için arkadaşlarıyla Goa'ya gitmek ister ama tam da o esnada dedesi ölmüştür. Dedesi küllerinin iki farklı nehire dökülmesini vasiyet etmiştir. Büyükanne Ganges Nehrine kendi götürecektir ancak diğer yarısını Rameswaram'a götürme görevini Rahul'a verir.

Rahul'un arkadaşlarıyla Goa'ya yapacağı seyehat sekteye uğramıştır çünkü Rameswaram ve Goa ülkenin iki zıt kutbundadır. Rahul bir plan yapar, büyükannesi onu Rameswaram'a gidiyor bilsin diye Mumbai'den Chennai Express adlı trene biner. Plana göre Rahul iki durak sonra inecek ve arkadaşları da onu o durakta bekleyeceklerdir.

Chennai Express'e binen Rahul için hayatının serüveni başlamıştır. Goa'da bulmak istediği aşkı ve macerayı Chennai Express'te bulmuştur.

Filmin ilk yarısı acayip komik, gülerken yanaklarınız gerilir bir nevi botox etkisi yani :) Rahul'un Meena'yı trene alma ve akabinde gerçekleşen olaylar zinciri mesela.. :)



Özellikle Rahul ve Meena'nın kendi aralarında şarkılarla atışma sahnesi çok komikti. Yine sıkı Bollywood takipçilerinin hemen farkedebileceği üzere, başka filmlerin şarkılarından alıntılar yapılarak oluşturulmuş bir sahnedir bu. Birden çok filmin birbirinden güzel şarkılarına tek bir sahnede şahit olmak harika gerçekten :)

Film tarafımızdan heyecanla bekleniyordu ve büyük bir ilgiyle de karşılandı. Sadece ilk gün izleyen kişi sayısıyla 3 Idiots'un izlenme rekorunu kırmış oldu. Gerisini düşünün artık.

Filmin son yarısı ise buram buram romantizm... Ben seviyorum böyle mücadele sonrası kazanılan aşkları...

Ağlamama garantisi de veremem zira benim gözlerim son sahnelerinde epey dolmuştu...



Ülkemiz adına üzüldüğüm odur ki biz bu filmi, dünya izledikten neredeyse 8-9 ay sonra izliyoruz. Bizdeki vizyona giriş tarihi 29 Kasım yanılmıyorsam. Ama biz Bollywood severler bu tarihi bekleyemez ve internete düştüğü andan itibaren hemen izleriz :)

Eğer Shahrukh Khan'ı dev ekranda izlemek isterseniz biraz daha sabır :) Ama, yok ben filmi o zamana kadar bekleyemem diyorsanız internetten online izlemek de mümkün. Karar sizin :)

Bir de, Titli diye bir soundtracki var ki acayip seviyorum bu şarkıyı :)

Şimdilik benden bu kadar dostlar,

Afiyetle, aşkla kalın.





BLOG DESIGN-Değmesin Yağlı Boya