Adına Noel denilen, Hz. İsa (a.s)nın doğumun kutlandığı Hristiyan Bayramı yaklaşıyor. "Noel Kutlayan Müslümanın Hazin Dramı" başlığı altında yeni bir polemik daha kaleme alabilirdim ancak yoğun geçen haftam ve bugünün cuma olması dolayısıyla konuyu derleyip toplayıp bitireceğim inşallah :)
Dün akşam, sevgili blogger arkadaşım Seyhan'ın yazısından sonra izlemediğim bir Julia Roberts filmini izleme imkanı buldum ve böyle bir post hazırlamaya karar verdim. Asıl isteğim, haftasonu film önerisi arayanlara yardımcı olmak ama alttan alta başka bir fikri daha empoze edeceğim sizlere -ki onu bulabilmek için de yazıyı sonuna kadar okumanız gerekecek :)
İlk önerimizle başlayalım öyleyse:
Julia Roberts, hani "Pretty Woman" daki performansıyla ve sonrasındaki birçok başarılı yapımda aldığı rollerle izleyecilerin gönül tahtına oturmuş, güzel gülüşlü sempatik hatun. Sevmediğim bir filmi var mı diye düşündüm de bir an için, ıı-ıhh! Julia Roberts varsa her türlü gideri vardır o filmin :)
Türkçe'ye "Omuz Omuza" şeklinde çevrilmiş olan Stepmom, başrollerini Julia Roberts, Susan Sarandon ve Ed Harris 'in paylaştığı 1998 yapımı Hollywood filmini blogger arkadaşım Seyhan'ın tavsiyesi üzerine dün gece izlemiş oldum. Bu filmi nasıl olmuş da atlamışım bilemedim. Aile olmaya, anneliğe ve hayatın içinde gözden kaçırdığımız birçok şeye dair, samimi ve sımsıcacık bir film. Hem gülümseten hem de hüzünlendiren filmleri ve 90'ların sinema ruhunu seviyorsanız, eminim bu filmi de severek izlersiniz.
Hollywood aktristleri içerisinde "O varsa izlenir" diyebileceğim bir diğer isim de Sandra Bullock' tur. En az Julia Roberts kadar severim bu hatunu da. İzlediğim her filmi güzeldi gerçekten. Hatta çok çok eski bir yapım olan "Love Potion #9" u bile, sığ senaryosuna rağmen gülmekten yanaklarım acıyasıya keyif alarak izlemiştim. Bazen çok sağlam bir senaryo onu taşıyamayacak oyunculara verilerek heba edilebilir. Bazen de "Bundan iş çıkmaz!" denilen bir senaryo, güçlü bir oyuncu kadrosuyla efsane olabilir. Ve Sandra Bullock da her türlü senaryonun üstesinden gelebilecek kadar iyi bir isim bana kalırsa.
Sandra Bullock denilince birçok kişinin aklına, Keanu Reeves ile başrolü paylaştığı "Göl Evi ( Lake House)" isimli 2006 yılı film gelir. 2009 yılında ise, "Teklif (Propousal)" ve "Kör Nokta (The Blind Side)" isimli iki güzel yapımda yer alarak göz alıcı performansından çok da birşey kaybetmediğini izleyicilerine göstermiştir.
Bu üç film de dahil olmak üzere, benim için en güzel Sandra Bullock filminin hangisi olduğunu sorarsanız, hiç düşünmeden size vereceğim cevap "Sen Uyurken (While You Were Sleeping)".
Sandra Bullock ile birlikte başrollerini Peter Gallagher ve Bill Pullman
(-ki ilk defa film sayesinde sarışın birinden bu kadar çok
hoşlanmıştım, normalde sarışın, renkli gözlü tipleri itici bulan
biriyim.) paylaştığı 1995 yapımı bu film, "Romantik Komedi" türünün en iyi temsilcilerinden biridir bana kalırsa. Her defasında sıkılmadan izleyebildiğim ender romantik komedilerden biridir benim için.
Bu filmi öylesine izlemek yerine özellikle izlemenizi isterim. Hani içimizde, kıyıda köşede kalan umut parçacıkları var ya, işte bu film onları derleyip toplayıp bize yeniden mutluluk adına ümitvar olmamız gerektiğini hatırlatıyor...
Alın içeceğinizi elinize ve bu filmle keyfini çıkarın soğuk bir kış akşamının. İzledikten uzun zaman sonra bile hatırlarken mutlu olabileceğiniz türden güzel bir film "Sen Uyurken".
Gelelim yazarın sonuna kadar okuyanlara verdiği söze :)
Her iki filmi de izleyen ve izleyecek olanların farkedeceği şey filmin belli bir kısmının Hollywood'ta sıkça rastladığımız Noel kutlamasına yer verilmesi. Ailece bir araya gelmeler, hediye vermeler vs. Hani şimdi değinmeyeyim diyorum ama etraftaki Noel hazırlıklarını görünce bazen, çoğunluğun müslüman olduğu bir ülkede yaşadığımı unutur gibi oluyorum. Yani ben bir Hristiyan olsam ve Türkiye'ye ziyarete gelsem, sadece alışveriş merkezlerini gezerek bu ülkede yaşayan çoğunluğun Hristiyan olduğunu düşünürdüm. Bu biraz da şey gibi aslında.. Hmm nasıl anlatmalı? Buldum! Kurban Bayramı'na denk gelen bir zaman diliminde ilk kez gittiğiniz bir ülkede insanların kurbanlık hayvanlar aldığını ve günü gelince de tekbirler eşliğinde kurban kestiklerine şahit olmak gibi birşey. Yani Kurban kesmek İslamiyet'e özgü bir ritüel ise, bunu yapmanız sizin Müslüman olduğunuza delalet eder. Aynı mantıkla, Noel zamanı, Noel için hazırlık yapıyor ve kutluyorsanız da bu sizin... Burada "Vayy efendim, Noel kutlamak illa Hristiyanlığı kabul etmek midir!" diye serzenişte bulunan ve beni geleneksel ya da örümcek kafalı bulanlar olabilir ama olsun ne farkeder, nasılsa onlar da başka birileri tarafından Hristiyanlığa özenen zavallı Müslümanlar olarak görünüyor, ne fark var ki aramızda öyle değil mi? :)
Türk senaristlere sesleniyorum: Ailece geçirilen bir bayram gününü de alsınlar senaryolarına. Elin Hristiyanı gözüme gözüme sokarken kendi Kristmıslarını, ben de izlemek istiyorum bayram sevinci yaşayan mutlu aile tablosunun yer aldığı filmleri :)
Aşkla kalın efendim...
iki filmi de severek izlemiştim
YanıtlaSilbirden gözümde canlandılar :)
Gerçekten çok güzel her ikisi de :)
SilHristiyan adetlerine ne kadar cok ozenildigini okadar guzel aktarmissinki katilmamak elde degil.bir ekte evde cam agaci dikenlere benden olsun biz muslumaniz lutfen musluman gibi yasayalim
YanıtlaSilTeşekkür ederim canım, Peygamber Efendimiz (sav)ın bir hadis-i şerifi var "Kim bir kavme benzerse onlardandır" şeklinde. Allah muhafaza.. Bizim de bilmeden, farketmeden yaptığımız yanlışlar varsa Mevlam istikametimizi hayırlı olana yöneltsin..
SilBu o kadar sorunlu bir konu ki ne onlar bizi anliyor nede hiristiyanlasmis toplumu biz anliyabiliyoruz.sasmis durumdayim.evet tam olarak muslumanligi yasayamaya biliruz ancak hiristiyan gibi de yasamayalim yani...
YanıtlaSilZaten artık istenen Müslümanları Hristiyan yapmak değil, aksine Müslüman olduğuna inanan ama Hristiyan şeklinde yaşayan insanlar haline getirmek...
SilMerhaba blogunuzu yeni keşfettim ve takibe aldım ben de bloguma beklerim sevgiler :)
YanıtlaSilmakyajtavsiyem.blogspot.com.tr
Öncelikle hoşgeldiniz, inşallah en kısa zamanda ziyarete geleceğim :) Sevgiler :)
Silinşallah dediğin gibi bayram heyecanını,aile yapımızı anlatan filmler de gelir vizyona.ne keyifli olur onları izlemek...tıpkı senin yazılarını okumak gibi:)
YanıtlaSilCanım benim ne hoş ne güzel bir yorum bu çok teşekkür ederim :))
Silİki sanatçıyı da beğenerek izlerim..sanki her filmde şahsiyetleri önplanda duruyormuş gibiler..yani rol yapıyor ama ben de varım dedirtiyor..
YanıtlaSilBana da beklerim:Tohumcuklar
Karakter anlamında bir analiz yapamıyorum ancak her ikisi de beyaz perdede performansını üst düzeyde beğendiğim aktristler... Teşekkür ederim en kısa zamanda ziyaret edeceğim :)
SilAmin canım hepimizin sonunu hayretsin :))
YanıtlaSil