23 Kasım 2014 Pazar

Rüzgar Gibi Geçti

Sene iki bin iki, henüz lise birinci sınıftayım. Deli gibi kitap okuduğum zamanlar. Sınıfta, Gizem adında bir kızın elinde gördüğüm tuğla kalınlığında iki ciltlik kitabın ismi dikkatimi celbediyor. Minnet rica okumak için ödünç istiyorum, kırmıyor sağolsun. Yaklaşık bin küsür sayfadan oluşan iki ciltlik bu kitap önce gözümü korkutuyor, şöyle bir ilk sayfalarına göz atayım diyorum. 

Sonrasında ne mi oluyor? Kitap resmen bağımlılık tesiri yapıyor bünyemde, elimden bırakamıyorum. Geçmiş gün, net hatırlayamıyorum ama, ya dört ya da beş gün sonra baktım bitiriyorum iki kitabı birden. Sonrasında kitaptan uyarlanarak sinemaya aktarıldığını da öğreniyorum, bir heyecanla onu da izliyorum. 




Rüzgar Gibi Geçti, Margaret Mitchell'in Pulitzer Ödülü almaya hak kazanmış, 1939 yılında da sinemaya aynı isimle uyarlanmış kitabının ismi. 

Mitchell'in bu eseri, edebiyat dünyasında olduğu kadar sinema dünyasında da klasiklerden biri olarak gösteriliyor. 14 dalda aday gösterildiği Oscar'dan 10 ödül kazanarak dönen bu yapım, Amerikan Film Enstitüsü (AFI)  tarafından hazırlanan "Tüm Zamanların En İyi Filmleri" listesinde  de dördüncü sırada yer alıyor. Vakti zamanında da, ülkemizde yüzlerce defa gösterime girmiş, her defasında ilgiyle izlenmiş bir klasik olarak sinemaseverlerin hafızasındaki yerini hala koruyor.


Baş döndürücü gülüşe sahip aktör Clark Gable ve delici menekşe gözleriyle aktris Vivien Leigh'in beyazperdede canlandırdığı Rhett Butler ve Scarlett O'hara ikilisi, sinema tarihinin en unutulmaz çiftlerinden biri bana kalırsa. Tabii bir diğer unutulmaz olan da, bu sinema filmini beyazperdeye aktaran unutulmaz yönetmen Victor Fleming. Klasikleri takip eden sinemasever arkadaşlarım hatırlayacaktır, kendisi Judy Garland'ın çocuk yaştaki büyüleyici performansıyla akıllara kazınan "Oz Büyücüsü" filminin de yönetmenidir aynı zamanda.

Film ile ilgili söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Cumartesi akşamı bu filmi -bilmem kaçıncı kez izleyince, belki birileri, bir yerlerde güzel bir film tavsiyesi arıyordur diye hüsn-ü zan ederek, birkaç satır yazıp bu unutulmaz filmi bloğumda paylaşayım istedim :) Yalnız, baştan belirteyim ki sonra bana kızmayın; film neredeyse dört saat, yani oldukça uzun bir film. Ama emin olun hiç mi hiç sıkılmaz, aksine "Rüzgar Gibi Geçti" dersiniz film bittiğinde :)

İzleme listesine alanlara şimdiden keyifli seyirler ve mutlu pazarlar.

Aşkla kalın!

5 yorum:

  1. eski filmleri tv de görünce izlerim ama netten bulup izlediğim olmamıştır .ama bu filmi ilk fırsatta izleyeceğim:)))
    bende bir tavsiyede bulunayım bari,ülkemizdeki adı ile ilk aşk ilk dans filmi patrick swayze oynuyor.bende bu filmi çok severim.

    YanıtlaSil
  2. Patrick Swayze şu Ghost filmindeki aktör değil mi? Sanırım izlemiştim, hakikaten çok hoş bir film :) Eskilerin tadı cidden bambaşka...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet ghost filmindeki aktör.ama bu film başka bir filmi:)))

      Sil
    2. Evet biliyorum sizin dediginiz filmin orjinal adı dirty dancing idi sanırım :)

      Sil
  3. Tek bir roman yazıp da nasıl fenomen olabilir bir insan.. İnsanüstü bir şey bu roman herkesin okuması gerek..

    YanıtlaSil

Can-u gönülden yapılan birkaç satır kelamdır bu blog sahibesini sevindiren :)

BLOG DESIGN-Değmesin Yağlı Boya