7 Eylül 2014 Pazar

Kitap Kokusu - Senden Önce Ben



Son zamanlarda bitirdiğim kitapların postunu hazırlayayım diyordum nicedir. Bulabildiğim yarım saatlik fırsatı değerlendirerek, ülkemizde uzun süre best seller olarak raflardaki yerini korumuş bir Jojo Moyes kitabından bahsetmek istiyorum.


Duyanlarınız yahut eline alıp inceleyenleriniz oldu mu bilmiyorum ama kitabın gerek arka kapağında gerekse ilk sayfalarında ünlü isimlerin yorumlarına yer verilerek kitabın ne denli muhteşem ne denli dramatik bir kitap olduğundan dem vurulmuş. Bunları okuyunca insan haliyle yüreğe dokunan güzel bir hikaye ve yaratıcı bir kurgu beklentisine giriyor.

Peki öyle mi? Kesinlikle değil, tam bir hayal kırıklığı.

Ben özetle şu kadar söyleyeyim: Hayatımın en zor, en ağlak döneminde okumuş olmama rağmen bir gram göz yaşı dökmedim. Hadi göz yaşını geçiyorum, hiç de öyle "vayy bee" dedirten, yüreğime dokunan bir kitap değildi. Aksine, daha en başlardan itibaren sonunu kolayca tahmin edebiliyordum. Buna rağmen, çevirideki akıcılık ve olayların merak uyandıran örgüsü sayesinde kitabı sıkılmadan kolayca birkaç gün içinde bitirebildim.



Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse;

Zengin ve gösterişli bir hayatı olan Will hayatının en güzel yıllarını adrenalin dolu sporlarla uğraşarak geçirirken, hayat ona hiç de ummadığı bir başka yol çizer. Bir motosiklet kazasından sonra felçli kalan Will için hayat yeterince çekilmez olmaya başlamıştır. Hayatının geri kalanını tekerlekli bir sandalyeye mahkum olarak geçirecek zorunda kalmak Will'i yeterince aksi ve çekilmez bir adam haline getirmiştir.

Öte yandan Lou, maddi zorluklar çeken ailesine destek olmak için çalışmak zorunda olan sade ve kendi halinde bir kızdır. Çalıştığı kafenin kapatılmasının ardından yeniden iş arayışına giren Lou, gördüğü hasta bakıcılık ilanına başvurur.

Will ve Lou'nun hikayeleri de burada kesişir... 

Kitabın bana kazandırdığı tek şey, Allah-u Teala'nın verdiği nimetlerin farkındalığını tekrar tekrar yaşamak ve bolca şükretmek. Her ne kadar bir kurgu da olsa okuduklarım, zaman zaman Will'in yerine kendimi koyarak, ben olsam ne yapardım diye kendime sık sık sordum. Gerçekten ağır bir imtihan. Böyle bir imtihanla hayatına devam eden tüm insanların Yüce Rabbim yar ve yardımcısı olsun, dünyada yoksun olduklarından kat be kat fazlasıyla ahirette mükafatlandırılsınlar inşallah... 

İkinci olarak da, bu tür felçli hastalara karşı edindiğimiz tutum ve davranışlarımızı değerlendirdim kendimce. Bir insanın, hayatının geri kalanını bir başkasına bağımlı olarak yaşamak zorunda kalması yeterince acı vericiyken, biz insanların bakışları, sözleri ve davranışları onların içinde bulunduğu durumu kolaylaştırıyor mu yoksa daha da zorlaştırıyor mu?

Kitapla ilgili düşüncelerim şimdilik bu kadar. Eğer yeterince boş vaktiniz varsa okuyabilirsiniz ancak övüldüğü kadar ahım şahım bir kitap olmadığının tekrar altını çizmek isterim.

Herkese mutlu pazarlar diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Can-u gönülden yapılan birkaç satır kelamdır bu blog sahibesini sevindiren :)

BLOG DESIGN-Değmesin Yağlı Boya