5 Haziran 2014 Perşembe

Bir Biyografi Bir Film - "La Vie En Rose"


Unutulmayan Fransız sanatçılar ve şarkılarıyla ilgili bu postumda birçok sanatçıya yer vermiştim hatırlarsanız. Şimdi, içlerinden birinin hayatından ve onun hayatını konu edinen biyografik bir filmden bahsetmek istiyorum sizlere.  

 
Birinci dünya savaşı sırasında Fransız askerlerin Alman esir kamplarından kaçmasına yardım ettiği için idam edilen İngiliz hemşire Edith Cavell’in anısına “Edith” ismini alan, gerçek adı “Edith Giovanna Gassion” olan tüm zamanların unutulmaz sanatçısı “Edith Piaf”.

1915 yılında Paris Belleville de doğan, annesi tarafından  henüz bir çocukken terk edilen, üç yaşındayken geçirdiği enfeksiyon yüzünden yedi yaşına kadar görme yetisini kaybeden, ufak yaşta sesinin güzelliği dolayısıyla etrafındaki insanlar tarafından sıkça şarkı söyletilen, gençlik yıllarında ise sokak şarkıcılığı yapan Edith’in hayatı, Gerny’s adlı kabarenin müdürü Louis Leplee tarafından yeteneğinin fark edilmesiyle bir anda değişir. 

147 cm olan kısacık boyunun aksine devasa bir sese sahip olan Edith’in ismi, Fransızca “Minik Serçe” anlamına gelen Môme Piaf” lakabıyla anılır hale gelir. Seslendirdiği şarkılarında aşk ve tutkuyu, hüzün ve kederi, alınyazısını ve umudu anlatan Piaf’ın sesi öylesine farklıdır ki, hiç gitmeyeni Fransız sokaklarında gezdirir, hiç bilmeyeni Fransızca anlar hale getirir.

Aslında Edith Piaf’ın hayatı, yaşadığı acılar ve aşkları hakkında anlatacak çok fazla şey var. Fakat kendim anlatmak yerine, Piaf'ı seven müzikseverlere ve sinemaseverlere, sanatçının hayatını konu edinen güzel bir film tavsiyesinde bulunmak istiyorum:

“La Vie En Rose”




Edith Piaf denince ilk akla gelen şarkılardan biri olan “La Vie En Rose” dan ismini alan bu filmden bahsedelim kısaca:

Yönetmenliğini Olivier Dahan’ın üstlendiği  “La Vie En Rose”  , 2007 yılında Fransa, İngiltere ve Çek Cumhuriyeti ortak yapımı olarak Berlin Film Festivali’nin açılışında seyircilerle buluşturulmıştı.  Filmin başrolünde  “Jeux d'Infants” Türkçe çeviri ismiyle "Cesaretin Var Mı Aşka" isimli filmdeki unutulmaz performansıyla hafızalara kazınan Fransiz aktris Marion Cotillard’ ı görüyoruz. Cotillard, Edith Piaf’ın gençlik ve yaşlılık hallerini canlandırırken rolünün hakkını öylesine güzel vermiş ki, bu performansı ona Oscar, Altın Küre ve Bafta olmak üzere üç farklı “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü getirmiş.





Çocukluğunu, gençliğini; keşfedilişini, yükselişini, yaşadığı aşkları, acıları ve hastalıkları ile Edith Piaf'ın tüm hayatını anlatan bu film, aynı zamanda sanatçının
en güzel şarkılarıyla kulaklarınıza sunacağınız şölen niteliğinde biyografik bir müzikal.

Biyografik filmlerden hoşlanıyorsanız, üstüne bir de Piaf-severseniz bu filmi mutlaka izlemenizi öneririm. Piaf'ı canlandırmaktan ziyade yaşar gibi oynayan, onun yaşadığı duygusal travmaları izlerken seyirciye hissettirmeyi başaran Marion Cotillard’ın performansını görmek için bile izlenebilir.

Adını filme vermiş şarkımızı da yazının bitimine ekleyelim:



İzlemeyi düşünenlere şimdiden keyifli seyirler.

Aşkla kalın!




7 yorum:

  1. Bu filmi izlemediğime çok pişmanım izleyecektim ama kaldı şimdi de çok meraklandım hemen izlemeliyim o zaman :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım eğer piaf'ın şarkılarını seviyorsan mutlaka izle derim :)

      Sil
  2. Iki yıl kadar önce izlemiştim bu filmi. Çok etkilenmiştim gerçekten. Yoksulluk, şöhret, zenginlik fakat yine mutsuzluk, yine mutsuzluk.. Rabbim huzuru içimizden, hayatımızdan eksik etmesin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rad Suresi 28. Ayette de dediği gibi kuzencim: "Kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur". Rabbim zikrini dilimizden ve kalbimizden eksik etmesin inşallah...

      Sil
  3. Fransızlara karşı içimde hep bir antipati olmuştur. Belki de o yüzden izlemedim bu filmi. Ama tavsiyen üzerine izleyeceğim. Arkadaş blog yazarı için Fransız filmi bile izlenir :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimkisi de sempati değil aslında. Kendilerini fazlaca milliyetçi bulurum hatta. Sadece dillerini çok seviyorum. Nasıl diyeyim.. Çok farklı bir tını, büyüleyici.. Şarkılarını çok severim... Filmlerine bayılırım... Ama sen sevmiyorsan bu tarz filmleri izleme arkadaşım, sana işkence etmek istemem :)) Sevebileceğin türde daha farklı filmler önerebilirim ;)

      Sil
    2. Bayanların şu Fransızca hastalığına da sinir olurum hep zaten :D Her bayanın sevdiği dil Fransızca. Bana miğde bulandırıcı bir konuşma gibi geliyor daha çok. Her harf yumuşak mı olur ya :D Ağzında yumurta varmış gibi konuşma işkencesini çeken bir millet :p Yok izleyeyim merak ettim bu filmi :)

      Sil

Can-u gönülden yapılan birkaç satır kelamdır bu blog sahibesini sevindiren :)

BLOG DESIGN-Değmesin Yağlı Boya