29 Eylül 2015 Salı

Kitap Kokusu: Su Üstüne Yazı Yazmak



Lisans eğitimim boyunca onlarca hocadan ders aldım; bir kısmını sevdim, bir kısmından hiç hazetmedim. Ama kendi bölümümden iki hocam vardır ki hâlâ hayırla yâd ederim. Ilki ve benim için en kıymetlisi Osman Tolga Arıcak'tır. 

 

Benim çocuklara olan yönelimim dolayısıyla ikinci sınıfta tanışmıştık, kendisi çocuk psikolojisi üzerine seçmeli dersler veriyordu. Benim Hollanda'ya gideceğim yıl, Radboud'ta okuyacağım dersleri seçmemde büyük yardımı dokunmuştu. Türkiye'de hâlâ birçok üniversitenin psikoloji bölümünde verilmeyen dersleri almam yönünde bana cesaret ve destek veren kendisidir, Allah râzı olsun.. Bana sürekli "Sen kesinlikle bu alanda çalışmalısın, istidatını sakın yetişkinlerle çalışarak hebâ etme" derdi. 

Canım hocam.. Nasıl nazik ve nasıl naif bir beyfendidir size anlatamam.. Hitap ederken ön-ek son-ek kullanarak "Sevgili .." ya da "... Hanımefendi" diye hitap ederdi. Daima güleryüzlü, daima sevecen, daima yol gösterici ve can-u gönülden öğretmeyi seven, idealist bir hocaydı. O kadar sevilir ve takdir edilirdi ki, üniversite akademik kadrosuna yeni katılmış olmasına rağmen ikinci yılında bölüm başkanı olarak seçildi. 


Özellikle mezun olma evresinde, kariyer belirlemedeki kafa karışıklığımı aşabilmem adına bana öyle çok destek oldu ki... Psikoloji okuyanların genel ütopyalarından biri olan "Ben klinikçi olucam" saplantısından sıyrılmamı, hem hizmet edebileceğim, hem beni en çok mutlu eden şeyi yani çocuklarla birlikte olabilmemi ve mesleğimi keyifle icra edebilmemi sağlayacak aklı veren hocalarımdan biridir. 

Kendisinin, Harvard'ta misafir eğitmen olarak ders verdiğini biliyordum en son ama şimdi prof.luğunu almış bir hoca olarak Hasan Kalyoncu Psikoloji Dep. da görev yapıyormuş. Oradaki öğrenciler pek şanslı vesselâm.. 

Gelelim ikinci isme... Psikoloji son sınıfta tanımakla müşerref kılındığım kıymetli hocam Muhyiddin Şekûr.. Üniversitemize o yıl davetli eğitmen olarak gelen Şekûr'dan bir yıl boyunca Approaches to Family Psych. yani Aile Terapisi Yaklaşımları dersi almıştım. Hoş, dersin başında sadece bir yaklaşımı derinden inceleyeceğimizi söylemişti. O da, Virginia Satir Modeli Aile Danışmanlığı yaklaşımıydı. 

 

 (Pedagoji, çocuk psikolojisi yahut aile danışmanlığı konularına ilgili olanları, bu yaklaşım modeline ayrıca göz atmalarını tavsiye ederim, Satir'in öncülüğünde geliştirilen yaklaşımlar hâlâ tüm dünyada takip edilen ve uygulanan en etkili yöntemlerden biri..) 

Resimden de anlaşıldığı üzere yeni kitabım Muhyiddin Şekûr hocamın kitabı "Su Üstüne Yazı Yazmak". Kendisini tanıma şerefine ve tasavvuf yolundaki serüvenini bizzatihi kendinden dinlemiş biri olarak şanslıyım vesselâm. Yine kendisi de Osman Tolga Hocam kadar nazik ve naif bir beyfendiydi.. Ve çok da sempatikti, o siyahi yüzünde cam gibi parıldayan gözleriyle, gülerken ışıldayan o gülümsemesiyle dimağımda hala canlıdır hatırası..

 Şimdi.. Şekûr'un kendisini tanıdığım yılda okuduğum bu kitabını yeniden okumak niyetim. Üzerinden dört yıl geçti, kişisel gelişimim adına nice yollar katettim; şimdiki benliğim, idrâkim ve şuurumla, kendi içsel yolculuğumda geldiğim noktadan yeniden okumak, mânâ arayışıma yeni bir boyut eklemek istedim.. 

Uzunca bir yazı oldu, okuyup sonunu getirebilen, yüreği iyiliklere, güzelliklere râm olmuş arkadaşlarımın, sevdiklerimin gözleri her türlü elemden ırak olsun inşâAllah. 

Varoluşumuzun mânâsını idrak edebilme yolunda her daim gayret sarfeden ve bu cihette rızkı geniş tutulanlardan olabilme duasıyla, vakt-i şerifler hâyr olsun, es selâm!

*

Bu yazı önceki instagram paylaşımlarımdan biridir. Beni instagramda takip etmek isterseniz: yenilerkendinihayat

7 yorum:

  1. "Varoluşumuzun manasını idrak edebilme yolunda her daim gayret sarfeden ve bu cihette rızkı geniş tutulanlardan olabilme duasıyla" cümlene bayıldım. Canı gönülden amin ve cümleyi daha da miyi anlamak için yazdım. Yazarak daha iyi anlıyorum:)

    YanıtlaSil
  2. Psikoloji hep ilgimi çeken bir dal oldu. Ammavelakin sayısal bölüm mezunu olunca böyle bir yönelimim maalesef olmadı, olamadı. Gerçi bir ara uzun soluklu koçluk eğitimlerine katılıp, işimi tamamiyle değiştirmeyi düşündüm. Çevremdeki psikoloji yada PDR mezunlarına danıştım. En güzelinin -haklı olarak- en az lisans eğitimi seviyesinde olmamın çoook daha iyi olacağını söylemişlerdi. Haklılardı. Kısa yoldan sonuca varmak istiyordum sanırım. Çalışıyorum çünkü, işim ve imkanlarım da Allah'a şükür oldukça güzel. Ama yine de eksikliğini hissettim işte. Derken kırtasiyeye gittim, ciddi ciddi üniversiteye hazırlık kitapları aldım. Epey bir ders için aldım hatta. Çalışmaya da başladım. Sonra ne oldu bilmiyorum, şansımı çok zorlamamalıyım belki dedim. Nasibimin mühendislik olduğunu kabul ettim.
    Gerçi yazdıklarınla pek alakası yok benim anlattıklarımın sevgili Özlem arkadaşım. Ama işinle ilgili böyle severek yazdığını görünce, içimden böyle şeyler geçti, ne yapayım:) Yağmur da yağıyor zaten burada şimdi, bir de "kimseye etmem şikayet" şarkısı çalıyor fonda. E başka türlü olmasını da beklememek lazım zaten:)

    YanıtlaSil
  3. çok istemiştim psikoloji okumayı. pedegog olamadım ama kişisel gelişim üzerine ilgim ve bilgim her geçen gün arttı. çocuklara faydam olamadı belki ama kendimi geliştirmekte çok yarar gördüm psikolojide.

    YanıtlaSil
  4. kıskandım seni sanırım ^^

    YanıtlaSil
  5. merhaba özlemcim.
    sürekli yazılarını okuyorum ama ara vermiş gibisin.
    özellikle okuduğun kitaplar ve hobi bölümünü takip ediyorum.
    bir an önce dönmen dileğiyle...

    YanıtlaSil
  6. merhaba özlem
    aramıza dön lütfen...

    YanıtlaSil
  7. Yazı için teşekkür ederim ayrıca siteme ziyaretlerinizi bekliyorum
    https://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Can-u gönülden yapılan birkaç satır kelamdır bu blog sahibesini sevindiren :)

BLOG DESIGN-Değmesin Yağlı Boya