11 Haziran 2013 Salı

Sil Baştan Başlamak Gerek Bazen

Kurbağalar bir gün yarışma düzenlemiş. Hedef; çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. 

Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış.



Gerçekte seyirciler arasında hiç biri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: ''Zavallılar! hiç bir zaman başaramayacaklar!''

Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış: ''Zavallılar! hiç bir zaman başaramayacaklar!''




Sonunda bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;''Bu işi nasıl başardın?'' diye. 

O anda farkına varmışlar ki; Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!


Siz de, hayallerinizi gerçekleştiremeyeceğinizi söyleyen söz ve kişilere karşı hep sağır kalın. 


Olumsuz düşünen insanları duymayın. Çoğu zaman bunu başarmak zordur, hatta çoğu zaman kendi başarısızlıklarımızın bahanesi olur bu insanların hakkımızdaki düşünceleri. "Zaten ben..." lerle başlar bahanelerimiz...

Birçoğumuz hayatımızda irili ufaklı başarısızlıkları tadıyoruz. Başarısızlıklarımızın ardından gelen en büyük başarı ise bahaneler üretmek oluyor çoğu zaman.

Oysa bahane bulmaya harcadığımız zamanı yılmadan -yine ve yeniden- yaptığımız işe yönelmeyi deneyebilsek?

Başarısızlıklarımızla barışıp, bahanelerimizden arınıp, azimle ve kararlılıkla yola devam edebilsek?

Yok değil, bunu yapabilen insanlarla dolu yeni tarih. Çoğu da başarılarıyla yakından tanıdığımız ünlü simalar.

Buyrun birlikte bakalım kimmiş bu isimler ve başarısızlıklarını merdiven yaparak nasıl yükselmeyi başarmışlar:


Alfred Nobel:
Hani şu ünlü bilim adamlarının aldığı ödül… Alfred Nobel adlı bilim adamı soyadının unutulmaması ve bilim adamlarının değer bulması için Nobel ödülleri verilmesini şart koşarak bütün servetini bir kuruma bağışlamıştır. Bu bilim adamı İsviçreli bir kimyacıymış. Patlayıcılarla uğraştığı için ilk çalışmasında laboratuarı yıkmış. Daha sonra pes etmeyip diğer fabrikalarını kurmuş ve çalışmalarında çok iyi yerlere gelmiş. Şu an çoğu kişi, onun kim olduğunu bilmese bile ödüllerine önem veriyor.



Albert Einstein
“Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.” sözüyle yaptığı en iyi şey için pişmanlıklarını dile getirmiş Albert Einstein. O da en iyilerden biri. Altı yaşına kadar konuşamamış. Dokuz yaşına kadar okuyamamış. Öğretmenleri tarafından geri zekalı olarak bilinirmiş. Üniversiteyi de kazanamamış, ama “İzafiyet Teorisi” nin sahibidir kendisi.



Thomos Alva Edison
Michigan Port Huran İlkokulu öğretmeni, ailesinin başarısız olduğu gerekçesiyle okuldan aldığı öğrencisi Edison için, “O BEYİNSİZ BİR ÇOCUK ve HİÇBİR İŞTE BAŞARILI OLAMAZ!” demişti.


Daha sonraki yıllarda Edison, yaptığı kimyasal deneylerden birinin patlaması sonucu telgraf ofisindeki işinden kovulmuştu.
Asla pes etmeye niyeti olmayan Edison, yaptığı buluşlar sayesinde bir süre sonra “Menlo parkı sihirbazı” olarak anılmaya başlamıştı.

Edison elektrik ampulü başta olmak üzere (ki gerçekleştirmek için tam 9999 kere denemiştir ve 9999. denemesinde icat etmiştir.) insanlığın hayatını kolaylaştıran icatları nedeniyle tarih boyunca unutulmayacak bilim adamları listesine adını yazdırmayı başardı.


Michael Jordan  

 Michael Jordan lise ikinci sınıf öğrencisiyken, okul basket takımına alınmadı. Antrenörü, onun bu konuda yetenekli olmadığını, boyunun kısa olduğunu söyleyerek takımda yer alamayacağını söyledi. 
 Eve geldiğinde Michael Jordan’ın morali çok bozuktu, adeta yıkılmıştı… Hemen odasına çıktı ve ağlamaya başladı. Hayalleri yıkılmıştı. Durumu fark eden annesi odaya girdi ve “Neler oluyor?” diye sordu.

“Takıma giremedim,” diye yanıt verdi Michael Jordan.
“Bana sen yetersizsin, küçüksün dediler…”


Annesi bunun üzerine kolunu oğlunun boynuna dolar. “Bak” dedi, “ÖNEMLİ OLAN, TAKIMIN İÇİNDE SENİN NE KADAR KÜÇÜK OLDUĞUN DEĞİLDİR; SENİN İÇİNDE NE KADAR BÜYÜK BİR TAKIM OLDUĞUDUR…”


Bu sözler genç basketbolcu Michael Jordan için yeni bir başlangıç oluşturdu. Artık ne istediğini çok daha iyi biliyordu. Bunun üzerine çalışmaya başladı. Her geçen gün temposunu arttırdı. Bir dahaki seçmelerde okul takımına girdi.
Bu onun basketbol yaşamının ilk basamağıydı.
Önce amatör, ardından profesyonel lige transfer oldu.
O şimdi, yalnız ABD’nin değil, dünyanın yetiştirdiği “EN BÜYÜK BASKETBOL YILDIZI” unvanını taşıyor.

Elvis Presley
Elvis ilk başvurduğu müzik stüdyosu patronundan şu sözleri işitmişti: “GİT ve KAMYON ŞÖFORLÜĞÜNE DEVAM ET !”


Beethoven
Müzik tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Beethoven’ın keman tutuşunu gören hocası onun için “MÜZİSYEN OLMAK İÇİN HİÇBİR UMUT VAAD ETMİYOR !” demişti.



Richard Bach 
Richard Bach’ın “MARTI” adlı kitabı tam 18 yayınevi tarafından reddedildikten sonra, 19. denemeyi göze aldı ve 1970 yılında basıldığından günümüze dek büyük ilgi gördü, milyonlarca kişi tarafından okundu.



Sylvestor Stallone:
Rambo ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Sylvester Stallone artistlik bürosuna başvurduğunda “Hey! Sen tam bizim aradığımız insansın. Hemen gel, sana bir filmde rol verelim!” mi dediler sanıyorsunuz?
Hayır, Sylvester Stallone başarıya ulaşıncaya kadar ret üstüne ret cevaplarına dayanma gücü gösterdi.

İşe başladığında BİNDEN fazla ret cevabıyla karşılaştı.
New York’ta bulabildiği tüm artistlik bürolarına başvurdu ve hepsinden hayır cevabı aldı. Fakat zorlamaya, denemeye devam etti ve sonunda “Rocky” filmini yaptı. Stallone, bin kez hayır cevabı almasına rağmen, BİN BİRİNCİ kapıyı çalma cesaretini göstermişti !



Ve işte bu liste böyle uzar gider... Başkalarının başarı hikayelerini okumak elbette büyük bir motivasyon sağlıyor insana ama bence en güzeli kendi başarı hikayemizin yazarı olabilmek.

Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, ufak bir başarısızlık dolayısıyla ne çok şeylerden vazgeçebildiğini farkediyor insan... Belki kendi kendimizin kösteği olduk belki de başkaları yapamayacağımıza inandırdı bizi...

Evet, şimdi; tam da şuan. Hiç de geç kalmış sayılmayız aslında. Hala bize verilen ömür nimeti içinde nefes tüketiyorsan, hala canımız bedenimizdeyse ümitvar olmalıyız. Zor olarak görülen, imkansız olarak bulunan her ne varsa tekrar gözden geçirmeliyiz. Gittiğimiz yol bizi istediğimiz yola ulaştırmadı diye vazgeçmek olmaz, başka yollar denemeliyiz.

Hani bazı sorular vardır, öyle zor gelir ki bize. Oysa çözüm yöntemini değiştirince görürüz ki aslında çok da basitmiş. Gereken sadece aynı soruna başka alternatif çözümler üretebilmekmiş.

İnşallah hayatımızda karşılaştığımız sorunları kendimize merdiven yapıp bir adım daha yukarıya çıkarız.

Zorluklardan yılmayanlara, "Zoru severim, imkansız zaman alır" diyenlere, Sophokles'in bu bilge sözlerini ve bir Elvis Presley şarkısı olan "Suspicious Mind" ı armağan ederek yazıma son veriyorum.

Sevgilerimle.


Büyük hayalleri, küçük hayatları vardı.
Hayallerinin verdiği umutla yola çıktılar.
Başlangıçta tek sermayeleri cesaretleriydi.
Paraları yoktu. Çevreleri yoktu. Zorluk çoktu.
Çevredekiler “senden birşey olmaz” derken,
Küçük imkanlarla, büyük engelleri aştılar.
Çoğu kez yenile yenile yenmeyi öğrendiler.
Omuzları yerçekimine yenik düşse de bazen,
Yılgın, yorgun, yalnız olsalar da bazen,
Yenilmediler. Pes etmediler. Başardılar.
“İnsan isterse”, ama gerçekten isterse,
hayata en çok istediğini yapar dedirttiler!
İnsan isterse cenneti cehenneme,
cehennemi de cennete çevirebilir.



6 yorum:

  1. Ellerine emeğine sağlık canım benim. Çok güzel bir paylaşım...Aynen dediğin gibi sil baştan başlamak gerek bazen....:))
    Bana da beklerim canım. Sevgilerimle,

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Seldacım, geliyorum iade-i ziyarete hemen :)

    YanıtlaSil
  3. süper olan siz okuyucularımsınız, teşekkür ederim hepinize :)

    YanıtlaSil
  4. çok güzel bir paylaşım olmuş öyle bir moral oldu ki anlatamam
    anemin dediği gibi bir gözünü kör et, bir kulağını sağır bazen de dilsiz ol...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim canım, nacizane faydam dokunmuşsa mutlu olurum...

      Bloğuma hoşgeldin bu arada :)

      Sil

Can-u gönülden yapılan birkaç satır kelamdır bu blog sahibesini sevindiren :)

BLOG DESIGN-Değmesin Yağlı Boya