Beğenerek izleyeceğinizi tahmin ettiğim bir film önerisi ile yeniden karşınızdayım efendim. Bine yakın film izlemiş ve güzel yapım bulmak konusunda zorluk çeken bendeniz, bugün beğenerek izlemiş olduğum bir filmi sizlerle paylaşmak istedim.
Kar ve Kaplan (İtalyanca Orjinal Adı: La tigre e la Neve), İtalyan Yönetmen Roberto Benigni'nin hem yönettiği, hem de başrolünde oynadığı 2005 yapımı filmin adı. Yönetmen Roberto Benigni'yi belki de birçoğumuz 1997 yapımı Akademi Ödüllü "Hayat Güzeldir" (İtalyanca Orjinal Adı: La vita e bela)) isimli filmden tanıyoruz. Bu film, baba Guido, sırf oğlu Giosue savaşın o cani yönünü görmesin diye, toplama kampının ortasında bir oyun alanı oluşturmuş; hayatta ne olursa olsun mutlu olmaya değecek bir şeyler bulunabileceğini, özgürlüğün insan zihninde de canlı tutabileceğini göstermişti bizlere. Bu filmi izleyenler, Roberto Benigni'nin nasıl hayat dolu, nasıl umut veren bir baba rolü üstlendiğini muhakkak hatırlayacaklardır.
Kar ve Kaplan'ı izledikten sonra emin oldum ki bu hal Roberto Benigni'nin rol yapma biçimi değil hayatı algılayış şekli. Filmin yönetmeninin bakış açısı filmdeki hakim havayı belirler. Çünkü onun gözünden izleriz biz senaryoyu. Muhakkak ki rolleri canlandıran aktör ve aktristler de önemlidir ancak bu filmde zaten filmi yöneten Roberto Benigni'yi görüyoruz. Bu da demek oluyor ki, bu filmi izlemek için birden çok sebep var.
Filmin başrollerinde başka kimler mi var? "Hayat Güzeldir" filminde Roberto Benigni nin karısı rolünü üstlenen Nicoletta Braschi'yi görüyoruz başrol aktristi olarak. Vittoria rolüyle karşımıza çıkan Nicoletta Bracshi'nin 1991 yılından beri Roberto Benigni ile evli olduğunu da hatırlatmak da fayda var.
Bu hatırlatmayı neden yaptığımı merak ediyorsanız hemen açıklayayım efendim. Hayat Güzeldir ve birkaç filmde daha başrol oynayan bu çiftin, izlediğim bu son filmi Kar ve Kaplan'dan sonra kanaat getirdiğim bir şey var ki o da Roberto Benigni ve Nicoletta Braschi arasındaki o güzel sevgi, filmlerdeki rollerine en güzel şekilde yansıyor. Hatta diyebilirim ki rol yapmıyorlar, aksine yaşıyorlar.
Diğer başrol oyuncusu ise, benim "The Best Of" arşivimde yer alan, "Leon - The Professional" filminden tanıdığımız Jean Reno. Filmde Irak'da doğup büyüyen ancak Fransa'da yaşayan Şair Fuad rolüyle gördüğümüz Jean Reno'nun oyunculuk performansı ile ilgili bilmem yorum yapmaya gerek var mı?
Son olarak da kısaca filme değinelim:
Film başarılı bir edebiyatçı olan Attilio'nun hazin ve bir o kadar da komik olan aşk hayatını irdeliyor. Edebi anlamda hatrı sayılır bir üne sahip olan Attilio'nun son çıkan kitabı "Kar ve Kaplan" da hem okuyucular hem de eleştirmenler tarafından çok beğenilmiştir.
Ancak gelin görün ki edebiyattaki başarısını aşk hayatında gösteremez Attilio. Rüyalarında sürekli gördüğü, deli gibi aşık olduğu Vittoria, onun yoğun ilgisinden sıkılmıştır ve köşe bucak kendisinden kaçmaktadır.
Attilio gibi bir edebiyatçı olan Vittoria'nın üzerinde çalıştığı son kitabı, Iraklı şair Fuad'ın biyografisini konu almaktadır. Paris'te yaşayan ancak ülkesinde patlak veren savaş dolayısıyla halkının yanında olmak üzere Bağdat'a dönmek isteyen Fuad'ın ülkesine dönmesinin akabinde, kitabını tamamlamak üzere Fuad'ın yanına giden Vittoria, başına isabet eden bir kurşun dolayısıyla ölümün eşiğindedir.
Attilio ile yakın arkadaş olan Bağdat'lı şair Fuad'ın, Vittoria'nın başına gelenleri kendisine haber vermesi üzerine, tüm olumsuzluklara rağmen Attilio Irak'a doğru yola çıkar. Filmin bundan sonrası, gülmekten yanaklarımın gerildiği ve hüzünlenirken gözlerimin dolduğu; bana duygu karmaşası yaşatan en güzel kısmıydı. Filmin içerisine gömülmüş o kadar güzellik var ki, sanıyorum ki bu filmi birkaç kez daha izlemek istiyorum.
Filmde beni etkileyen şeylerden biri de, bir insanın sevdiği uğruna verdiği mücadele. Rahatı düşünmeden elinin tersiyle itecek, kendini savaşın ortasına atacak ve olmaz denileni oldurtacak kadar çok seven bir adamı filmlerde görmeye bir müddet daha devam edeceğiz anlaşılan. Dileğimiz odur ki, Rabbimiz böyle insanları gerçek hayatta da karşımıza çıkartsın. (Tabii gönlümüzün de aynı duygularla karşılık vermesi kaydıyla ^_^)
Filmde yer verilen ve benim bayılarak dinlediğim bir hikayeye de yer vererek yazımı sonlandırmak istiyorum efendim.
*
F: Babam onu bana hep örnek olarak gösterirdi. "Hiçbir soylu ona erişemez", derdi.
A: Neden? Ne yapmış ki?
F: O aslında bir şairdir Atillio. Çok gençken bir kadın sevmiş ve evlenmiş. Bir zaman sonra o savaştayken haber gelmiş ki, karısı çiçek hastalığına yakalanmış ve cildi bozulmuş, çirkinleşmiş. Bu durumu öğrenen Al Giumeil, "Gözlerim körleşti, kör oldum" demiş. 12 yıl sonra, karısı ölmüş ve onun da gözleri açılmış. İşte aşkı bu kadar büyükmüş.
A: İnanılır gibi değil! Karısına acı vermemek için 12 yıl boyunca kör taklidi yapmış ha!
F: Her insan bir uçurumdur. İçeri bakmak yükseklik korkusu yaratır.
*
Ne güzel bir hikaye öyle değil mi? O kadar beğendim ki bunu tanıdığım herkese anlatabilirim ^_^
Yüksek bir beklentiyle izlenilmediği takdirde muhteşem vakit geçirebileceğiniz bir film Kar ve Kaplan. İzleme listesine alan herkese şimdiden keyifli seyirler.
Aşkla kalın!
uzun zaman önce ben de izlemiştim bu filmi, tam hatırlayamıyorum şuan ama beğenmiştim :) tekrar izleyebilirim bu hikayeyi okuduktan sonra :)
YanıtlaSilTekrar izlerim dediklerimden oldu benim de. Senin de uzerinden epey gecmis izleyeli, yeniden izlemek eminim keyifli olacaktır Merve'cim :)
SilBen de birkaç yıl önce seyretmiştim bu güzel filmi ve çok beğenmiştim. Gerçekten güzel diyaloglar geçiyordu içinde.
YanıtlaSilBir ben kalmışım bu filmi izlemeyeli desene :) Gerçekten güzel film...
SilNe demişler, geç olsun güç olmasın :)
Sil