Asr-ı Saadette ticaretle uğraşan bir tacir mümin yaşarmış. Bu zat, Şam ile Medine arasında tüccarlık yapar, ticaretinde helal-haramı gözetir, Allah ve Resulü için bu ticareti yapar, herkesin hakkına riayet edermiş. Allah-u Teala'ya tevekkül ederek bir kafileye katılmaz, kendisi yalnız gidip gelirmiş
Bir defasında alacağını almış, satacağını satmış ve Şam'dan Medine'ye doğru gelirken önüne at üzerinde baştan ayağa silahlı bir eşkiya çıkmış ve "Dur!" diye bağırmış. "Mallarını şuraya indir, develerini de şu ağaca bağla."
Tüccar durmuş ve eşkiyaya "İşte malım, al senin olsun, beni bırak" demiş.
Eşkiya, "Bugüne kadar soyup da öldürmediğim kimse yok. Senin hem mallarını alacağım hem de canını" deyince, tüccar da "Madem beni öldürmeye kararlısının, öyleyse senden sonn bir talebim var" demiş.
Eşkiya cevap vermiş: "Söyle talebini!"
Mümin tacir: "Ben Müslüman'ım, abdest alıp iki rekat namaz kılayım ondan sonra beni öldür." diye belirtmiş talebini.
Eşkiya izin vermiş. Tacir önce abdestini almış, sonra da iki rekat namaz kılmış, ellerini Rabbine açmş ve şu duayı 3 kez tekrar etmiş.
"
Ya Vedud! Ya Vedud! Ya Ze'l-arşi'l-mecîd! Ya Mübdi, Ya Mu'id! Ya
Fe'aalün lima yürid! Eselüke bi-nuri vechike'l-lezi mele'e erkane arşike
ve es'elüke bi-kudretike'l-leti kadderte biha halkake ve bi
rahmetike-lleti vesiat külle şeyin. La ilahe illa ente. Ya Muğis,
eğisni! Ya muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni!"*
Mümin tacirin duası biter bitmez çok garip bir hadise meydana gelmiş. Birden beyaz bir at üstünde yeşil elbiseli, elinde de harbe olan bir süvari ortaya çıkmış. Eşkiya şaşırmış, ne yapacağını bilemez bir durumda bu süvariye bakakalmış, taciri de malları da unutmuş. Korkuyla süvariye saldırmış ancak süvarinin bir darbesi ile yere düşmüş.
Süvari mümin tacire dönerek "Öldür bu eşkıyayı" demiş ancak mümin tacir "Ben hayatımda kimseyi öldürmedim, insan öldürmeyi hoş görmem, beni bağışla" diye cevap vermiş.
Bunun üzerine de süvari eşkiyayı bir darbe ile öldürmüşş. Bunları gören mümin tacir şaşkınlık içerisinde süvariye dönerek "Sen kimsin?" diye sormuş. Süvari de şöyle cevaplamış: "Ben üçüncü kat gökte duran bir meleğim. Bu adamı öldürmeyi Allah-u Teala bana nasip etti. Sen namazından sonra ellerini kaldırıp duaya başladığında, gök kapılarının çalındığını duyduk, öyle şiddetle çalınıyordu ki, mühim bir hadisenin olduğunu anladık. İkinci defa dua ettiğinde gök kapıları açıldı. Üçüncü defa dua ettiğinde Alla-u Teala Cebrail aleyhisselam şöyle dedi: "Dua eden falan mümini kim kurtaracak?" Ben talep ettim de beni görevlendirdiler. Ey Allah-u Teala'nın mümin kulu! İyi bil ki senin yaptığın bu duayı hayırlı bir emel için kim yaparsa Allah-u Teala onun sıkıntısını giderir, ona yardım eder."
Bu hadiseden sonra mümin tacir yola koyulmuş ve Medine'ye geri dönmüş. Soluğu Resul-u Ekrem efendimizin huzurunda almış ve başından geçen hadiseleri bir bir anlatmış. Taciri dinleyen kainatın efendisi sav. şöyle buyurmuş:
"Muhakkak ki, Allah-u Teala sana Esma-ül Hüsna'yı telkin etmiş. O isimlerle Allah-u Teala'ya dua edilirse, istenen verilir."
*
*Duanın Manası:
"Ey Vedûd! Ey yüce Arşın Sahibi! Ey kâinatı
hiçten ve benzersiz bir
şekilde yaratıp bin bir isminin tecellileriyle emsalsiz bir şekilde
süsleyen Mübdi'! Ey varlıkları ölümünden sonra yeniden inşa edip
dirilten Muîd! Ey dilediği her şeyi yapan! Arşının rükünlerini dolduran
Zâtının nûru hürmetine; yarattığın bütün varlıklara hükmeden kudretin
hürmetine ve her şeyi kaplayan rahmetin hürmetine istiyorum. Senden
başka hiçbir ilâh yoktur. Ey kendisinden yardım isteyene yardım eden!
Bize yardım et. Ey güç durumda olanlara yardım eden ve ummadıkları
yerlerden ihtiyaçlarını ellerine veren Muğîs! Bize yardım et!"
Cuma-el Mübarek!
Not: Sıkıntı anlarında okunabilecek diğer duaların yer aldığı yazımı okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Asr-ı Saadette
ticâretle uğraşan bir tâcir mümin vardı. Bu tacir, ticaretinde
helâl-haramı gözetir, Allah ve Resulü için bu ticareti yapar, herkesin
hakkına riayet ederdi. Ticaretini Şam ile Medine arasında
gerçekleştirir, çoğunlukla da ticaret kervanları ile hareket etmez, tek
başına yolculuk yapmayı severdi.
Bir alacağını almış, satacağını da satmış ve Şam'dan Medine ye doğru
hareket etmişti. Epeyce yol almıştı ki, baştan aşağı silahlı bir eşkıya
ile karşılaştı. Eşkıya bu mümin taciri tehdit etti;
Eşkıyâ: "Mallarını şuraya indir, develerini de şu ağaca bağla."
Mümin tâcir: “Mallarım senin olsun, beni bırak gideyim."
Eşkıyâ: "Bugüne kadar soyup da öldürmediğim kimse yok Senin hem
mallarını alacağım, hem de canını."
Mümin tâcir: “Madem beni öldürmeye kararlısın, senden son bir talebim
var"
Eşkıyâ: “Söyle talebini"
Mümin tâcir: “Ben Müslüman'ım abdest alıp, iki rekât namaz kılayım ondan
sonra beni öldür."
Eşkıyâ, izin verir. Tâcir önce abdestini alır, sonra da İki rekât namaz
kılar ve ellerini Rabbine açar:
" Ya Vedud! Ya Vedud! Ya Ze'l-arşi'l-mecîd! Ya Mübdi, Ya Mu'id! Ya
Fe'aalün lima yürid! Eselüke bi-nuri vechike'l-lezi mele'e erkane arşike
ve es'elüke bi-kudretike'l-leti kadderte biha halkake ve bi
rahmetike-lleti vesiat külle şeyin. La ilahe illa ente. Ya Muğis,
eğisni! Ya muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni! "
Mümin tâcirin duâsı bitmişti ki, çok garip bir hâdise meydana gelir.
Birden beyaz bir at üstünde yeşil elbiseli, elinde de harbe olan bir
süvâri peydâ oldu. Eşkıyâ şaşırmış, ne yapacağını bilemez bir
durumdaydı. Eşkıyâ, tâciri ve malları unuttu, ortaya çıkan bu süvâriye
saldırdı. Süvâri, bir darbe ile eşkıyayı yere düşürdü.
Süvâri, tâcire dönerek: “Öldür bu eşkıyayı" dedi.
Mümin tâcir: "Ben hayatımda kimseyi öldürmedim, insan öldürmeyi hoş
görmem. Beni bağışla."dedi.
Sonra süvâri, eşkıyâyı bir darbe ile öldürdü.
Tâcir sordu: “Sen kimsin?"
Süvâri: “Ben üçüncü kat gökte duran bir meleğim. Bu adamı öldürmeyi
Allah Teala bana nasip etti. Sen namazından sonra ellerini kaldırıp
duaya başladığında, gök kapılarının çalındığını duyduk, öyle şiddetle
çalınıyordu ki. Mühim bir hadisenin olduğunu anladık. İkinci defa dua
ettiğinde gök kapıları açıldı. Üçüncü defa dua ettiğinde, Allah Teala,
Cebrail Aleyhisselam'ı görevlendirdi.
Cebrail Aleyhisselam şöyle dedi:
‘Dua eden falan mümini kim kurtaracak"Ben talep ettim de
görevlendirdiler. Ey Allah Teala'nın mümin kulu! İyi bil ki! Senin
yaptığın bu duayı kim yaparsa Allah Teala onun sıkıntısını giderir, ona
yardım eder.”
Bu hadiseden sonra mümin tâcir, yola koyulur ve Medine'ye varır. Soluğu
Kâinatın Efendisi Sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda alır ve
başından geçen hadiseyi anlatır. Taciri dinleyen Kâinatın Efendisi
Sallallahu aleyhi ve sellem, şöyle buyurur:
"Muhakkak ki, Allah Teala sana Esma-ül Hüsna'yı telkin etmiş. O
isimlerle Allah Teala'ya dua edilirse, istenen verilir
Kaynak: http://www.estanbul.com/gok-kapilarini-titreten-dua-45797-12.html
Kaynak: http://www.estanbul.com/gok-kapilarini-titreten-dua-45797-12.html
Asr-ı Saadette
ticâretle uğraşan bir tâcir mümin vardı. Bu tacir, ticaretinde
helâl-haramı gözetir, Allah ve Resulü için bu ticareti yapar, herkesin
hakkına riayet ederdi. Ticaretini Şam ile Medine arasında
gerçekleştirir, çoğunlukla da ticaret kervanları ile hareket etmez, tek
başına yolculuk yapmayı severdi.
Bir alacağını almış, satacağını da satmış ve Şam'dan Medine ye doğru
hareket etmişti. Epeyce yol almıştı ki, baştan aşağı silahlı bir eşkıya
ile karşılaştı. Eşkıya bu mümin taciri tehdit etti;
Eşkıyâ: "Mallarını şuraya indir, develerini de şu ağaca bağla."
Mümin tâcir: “Mallarım senin olsun, beni bırak gideyim."
Eşkıyâ: "Bugüne kadar soyup da öldürmediğim kimse yok Senin hem
mallarını alacağım, hem de canını."
Mümin tâcir: “Madem beni öldürmeye kararlısın, senden son bir talebim
var"
Eşkıyâ: “Söyle talebini"
Mümin tâcir: “Ben Müslüman'ım abdest alıp, iki rekât namaz kılayım ondan
sonra beni öldür."
Eşkıyâ, izin verir. Tâcir önce abdestini alır, sonra da İki rekât namaz
kılar ve ellerini Rabbine açar:
" Ya Vedud! Ya Vedud! Ya Ze'l-arşi'l-mecîd! Ya Mübdi, Ya Mu'id! Ya
Fe'aalün lima yürid! Eselüke bi-nuri vechike'l-lezi mele'e erkane arşike
ve es'elüke bi-kudretike'l-leti kadderte biha halkake ve bi
rahmetike-lleti vesiat külle şeyin. La ilahe illa ente. Ya Muğis,
eğisni! Ya muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni! "
Mümin tâcirin duâsı bitmişti ki, çok garip bir hâdise meydana gelir.
Birden beyaz bir at üstünde yeşil elbiseli, elinde de harbe olan bir
süvâri peydâ oldu. Eşkıyâ şaşırmış, ne yapacağını bilemez bir
durumdaydı. Eşkıyâ, tâciri ve malları unuttu, ortaya çıkan bu süvâriye
saldırdı. Süvâri, bir darbe ile eşkıyayı yere düşürdü.
Süvâri, tâcire dönerek: “Öldür bu eşkıyayı" dedi.
Mümin tâcir: "Ben hayatımda kimseyi öldürmedim, insan öldürmeyi hoş
görmem. Beni bağışla."dedi.
Sonra süvâri, eşkıyâyı bir darbe ile öldürdü.
Tâcir sordu: “Sen kimsin?"
Süvâri: “Ben üçüncü kat gökte duran bir meleğim. Bu adamı öldürmeyi
Allah Teala bana nasip etti. Sen namazından sonra ellerini kaldırıp
duaya başladığında, gök kapılarının çalındığını duyduk, öyle şiddetle
çalınıyordu ki. Mühim bir hadisenin olduğunu anladık. İkinci defa dua
ettiğinde gök kapıları açıldı. Üçüncü defa dua ettiğinde, Allah Teala,
Cebrail Aleyhisselam'ı görevlendirdi.
Cebrail Aleyhisselam şöyle dedi:
‘Dua eden falan mümini kim kurtaracak"Ben talep ettim de
görevlendirdiler. Ey Allah Teala'nın mümin kulu! İyi bil ki! Senin
yaptığın bu duayı kim yaparsa Allah Teala onun sıkıntısını giderir, ona
yardım eder.”
Bu hadiseden sonra mümin tâcir, yola koyulur ve Medine'ye varır. Soluğu
Kâinatın Efendisi Sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda alır ve
başından geçen hadiseyi anlatır. Taciri dinleyen Kâinatın Efendisi
Sallallahu aleyhi ve sellem, şöyle buyurur:
"Muhakkak ki, Allah Teala sana Esma-ül Hüsna'yı telkin etmiş. O
isimlerle Allah Teala'ya dua edilirse, istenen verilir
Kaynak: http://www.estanbul.com/gok-kapilarini-titreten-dua-45797-12.ht
Kaynak: http://www.estanbul.com/gok-kapilarini-titreten-dua-45797-12.ht
Asr-ı Saadette
ticâretle uğraşan bir tâcir mümin vardı. Bu tacir, ticaretinde
helâl-haramı gözetir, Allah ve Resulü için bu ticareti yapar, herkesin
hakkına riayet ederdi. Ticaretini Şam ile Medine arasında
gerçekleştirir, çoğunlukla da ticaret kervanları ile hareket etmez, tek
başına yolculuk yapmayı severdi.
Bir alacağını almış, satacağını da satmış ve Şam'dan Medine ye doğru
hareket etmişti. Epeyce yol almıştı ki, baştan aşağı silahlı bir eşkıya
ile karşılaştı. Eşkıya bu mümin taciri tehdit etti;
Eşkıyâ: "Mallarını şuraya indir, develerini de şu ağaca bağla."
Mümin tâcir: “Mallarım senin olsun, beni bırak gideyim."
Eşkıyâ: "Bugüne kadar soyup da öldürmediğim kimse yok Senin hem
mallarını alacağım, hem de canını."
Mümin tâcir: “Madem beni öldürmeye kararlısın, senden son bir talebim
var"
Eşkıyâ: “Söyle talebini"
Mümin tâcir: “Ben Müslüman'ım abdest alıp, iki rekât namaz kılayım ondan
sonra beni öldür."
Eşkıyâ, izin verir. Tâcir önce abdestini alır, sonra da İki rekât namaz
kılar ve ellerini Rabbine açar:
" Ya Vedud! Ya Vedud! Ya Ze'l-arşi'l-mecîd! Ya Mübdi, Ya Mu'id! Ya
Fe'aalün lima yürid! Eselüke bi-nuri vechike'l-lezi mele'e erkane arşike
ve es'elüke bi-kudretike'l-leti kadderte biha halkake ve bi
rahmetike-lleti vesiat külle şeyin. La ilahe illa ente. Ya Muğis,
eğisni! Ya muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni! "
Mümin tâcirin duâsı bitmişti ki, çok garip bir hâdise meydana gelir.
Birden beyaz bir at üstünde yeşil elbiseli, elinde de harbe olan bir
süvâri peydâ oldu. Eşkıyâ şaşırmış, ne yapacağını bilemez bir
durumdaydı. Eşkıyâ, tâciri ve malları unuttu, ortaya çıkan bu süvâriye
saldırdı. Süvâri, bir darbe ile eşkıyayı yere düşürdü.
Süvâri, tâcire dönerek: “Öldür bu eşkıyayı" dedi.
Mümin tâcir: "Ben hayatımda kimseyi öldürmedim, insan öldürmeyi hoş
görmem. Beni bağışla."dedi.
Sonra süvâri, eşkıyâyı bir darbe ile öldürdü.
Tâcir sordu: “Sen kimsin?"
Süvâri: “Ben üçüncü kat gökte duran bir meleğim. Bu adamı öldürmeyi
Allah Teala bana nasip etti. Sen namazından sonra ellerini kaldırıp
duaya başladığında, gök kapılarının çalındığını duyduk, öyle şiddetle
çalınıyordu ki. Mühim bir hadisenin olduğunu anladık. İkinci defa dua
ettiğinde gök kapıları açıldı. Üçüncü defa dua ettiğinde, Allah Teala,
Cebrail Aleyhisselam'ı görevlendirdi.
Cebrail Aleyhisselam şöyle dedi:
‘Dua eden falan mümini kim kurtaracak"Ben talep ettim de
görevlendirdiler. Ey Allah Teala'nın mümin kulu! İyi bil ki! Senin
yaptığın bu duayı kim yaparsa Allah Teala onun sıkıntısını giderir, ona
yardım eder.”
Bu hadiseden sonra mümin tâcir, yola koyulur ve Medine'ye varır. Soluğu
Kâinatın Efendisi Sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda alır ve
başından geçen hadiseyi anlatır. Taciri dinleyen Kâinatın Efendisi
Sallallahu aleyhi ve sellem, şöyle buyurur:
"Muhakkak ki, Allah Teala sana Esma-ül Hüsna'yı telkin etmiş. O
isimlerle Allah Teala'ya dua edilirse, istenen verilir ...alınt(gök
kapılarını titreten dua )
Kaynak: http://www.estanbul.com/gok-kapilarini-titreten-dua-45797-12.
Kaynak: http://www.estanbul.com/gok-kapilarini-titreten-dua-45797-12.
Bayıldım ben bu yazıya yaa. Harika. Canım benim Allah razı olsun iyi ki paylaşmışsın...
YanıtlaSilAllah senden de razı olsun balım, çok teşekkür ederim..
Sil