20 Nisan 2015 Pazartesi

Şükür Kavuşturana!


Yüce Yaradan'a sonsuz şükürler olsun, yeni bir rahmet iklimine, mübarek üç aylara erişmeyi yeniden nasip etti bizlere. Bu aylar, kalplerimizdeki imanın ve içimizde Allah'a yönelme ve ona kulluk etme şuurunun daha canlı tutulduğu rahmeti, mağfireti, fazl-ı keremi diğer aylardan bol olan Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır.




 Peygamber Efendimiz (sav) Recep ayına girince "Allahümme Bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan." (Allah'ım! Bize Recep ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır.)
diye dua edermiş. Öyleyse bu dua, müminin salih ameller işleyebilmesi için faziletli vakitlere ulaşmayı dilemesinin müstehap olduğunu gösteriyor. Peki bu üç ay neden bu kadar mukaddes ve mübarek biz Müslümanlar için?

Yüce Allah, hem maneviyattan uzaklaşmamızı önlemek hem de hayat hengamesine ve tekdüzeleşen manevi atmosferimize canlılık katmak için bazı ay, hafta ve günlere özel bir değer atfetmiştir. Nasıl ki bir haftanın içerisinde Cuma en kıymetli olanıdır, bunun gibi bir yıl içerisinde bayram günleri ve geceleri, üç aylar diye isimlendirdiğimiz Recep, Şaban ve Ramazan ayları ve bu aylar içerisinde yer alan gibi mübarek geceler bahşetmiştir biz kullarına. 

Peygamber Efendimiz, bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmuştur: "Recep ayı Allah-u Teala'nın, Şaban  ayı benim, Ramazan ayı ise ümmetimin ayıdır." Üç aylar diye adlandırdığımız Recep, Şaban ve Ramazan ayları aslında bir manevi iklimdir bizler için. Beş mübarek gecenin dördü, bahsi geçen bu mübarek üç ayda yer alıyor. Bu mübarek geceler; Regaip (Recep ayının ilk Cuma gecesi), Miraç (Recep ayının 27. gecesi ve Peygamber Efendimiz sav'ın miraca çıkması olayı), Berat (Şaban ayının 15. gecesi) ve Kadir gecesi (Ramazan ayının 27. gecesi) dir. 

 Bildiğimiz üzere, bu mübarek gecelere halk arasında "Kandil Gecesi" deniliyor. Kandil anlayışı Peygamber Efendimizin uygulamaları arasında yer almıyordu ancak Hicri 3. asırda, genellikle tasavvufi çevreler tarafından kutlanmaya başlanılmış, Osmanlı'da da ilk kez II. Selim zamanından itibaren minarelerde kandillerin yakılmaya başlanması ile birlikte "Kandil" olarak anılmaya başlanmış.

Biz insanoğlunun yeryüzüne gönderiliş gayesi Yüce Allah’a kul ol­mak... Bu manevi iklimden en üst düzeyde faydalanabilmek için yapmamız gereken şey kulluk muhasebimizi yapmak ve kendimizi revize etmek. "Allah'u Teala ile yakınlığım nasıl? Onun istediği gibi bir kul olabildim mi? Beni ondan uzaklaştıran kötü alışkanlıklarım var mı? Her an ölüm gelecek olsa ben buna ne kadar hazırlıklıyım? Ahiret için hazırlığım var mı?" sorularını kendimize sorarak nefsimizi bir nevi hesaba çekmek...

Bazı vakitleri diğer vakitlerden üstün kılarak kullarının af ve mağfiretine vesile yapan Yüce Allah’a hamd, bu kıymetli vakitlerden en güzel şekilde nasiplenmemizi bize öğreten Efendimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav) salât ve selam olsun!

Tüm Müslüman Alemi'nin mübarek üç aylarını can-u gönülden tebrik eder, nicesine sevdiklerimizle erişmeyi ve hakkıyla değerlendirerek, feyzinden yararlanabilmeyi Yüce Mevla'dan niyaz ederim.
 

4 yorum:

  1. Çok güzel bir post olmuş. Elimden geldiğince bu günleri değerlendirmeye çalışıyorum ben de. Nice huzurlu, birleştirici ramazanlara dualarla erişmek dileğiyle. 3 aylar hayırlı olsun hepimize :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin canım inşallah hakkıyla değerlendirebiliriz :)

      Sil
  2. Çok şükür az kaldı Caanımm Ramazana da:) Hayırlısıyla kavuştursun Rabbim sağ salim inşallah canım benim:)
    hakkıyla değerlendirebiliriz inş içinde olduğumuz bu güzel ayı da.

    YanıtlaSil

Can-u gönülden yapılan birkaç satır kelamdır bu blog sahibesini sevindiren :)

BLOG DESIGN-Değmesin Yağlı Boya